Yüzyıllardan beri süre gelen ve kimi zaman yeryüzünde büyük can kayıplarına sebebiyet veren bu tarz hastalıklar belli periyotlarla insanlığın maalesef ki kapısını çalmış çok canlar yakıp birçok medeniyetinde bitişine veya göçüne sebebiyet vermiştir. Araştırmalar şunu gösteriyor ki güneş ışınlarının Dünyamıza geliş miktarı ne kadar az ise bu tarz hastalıkları barındıran virüslerin ortaya çıkma miktarı o kadar fazla olmuştur. Burada atalarımıza da bir selam vermeden geçmeyelim. Ne demişler “Güneş girmeyen eve doktor girer” Büyüklerimiz bir şey biliyor ki söylüyor. Yani Dünyayı evimiz olarak gördüğümüzde Güneşin sağlıklı bir yaşam için önemini bir kat daha anlamaktayız. Şimdi gelelim işin enerji boyutuna her bir insanın bedeni etrafında çıplak gözle görünemeyen bir enerji kalkanı bulunmaktadır biz buna aura diyoruz.
Salgın Hastalıklar Ve Sebepleri
Auramızın sağlıklı olması bire bir beden sağlığınızla da ilintilidir. Peki, aura sağlığımızı nasıl? Korumalıyız. Şöyleki kötü enerji yayan kişi, durum ve algılardan uzak olarak ilk adımları atabiliriz. Dedikodu yapmayıp yapılan ortamlardan yargıya düşmeden nazikçe uzaklaşabiliriz. Dedikodunun yaydığı frekanslar auramızın yani enerji kalkanımızın delinmesine sebebiyet verecek buda negatif enerjilerin daha çabuk bedenimize nüfus edip sonrada uygumlandığı frekansa uygun organa yapışıp, fiziksel hastalıklara neden olacaktır. Yapılan araştırmalar diyor ki Aura da zafiyeti olan bir insana nazarın değme ihtimali o oranda büyük olur. Bundan dolayı ki inancımız gereği veya bize iyi gelen proğramları uygulayarak frekansımızı yüksek tutup enerji koruma kalkanımızın sağlıklı olmasını sağlamalıyız.
Salgın Hastalıklar Korunma Yolları
Bu Dünyamız içinde uygulanması gerekli bir kural insanların manyetik alan sağlığı dünyanın manyetik alan sağlığına etki ediyor ve insandan kalkan koruma kalkanı bir şekilde Dünyanında enerji boyutunda dengesini bozuyor o yüzden mi? Yazın Kış kışın yazı yaşadığımız gün hatta saatler yaşıyoruz ne dersiniz? İnsanlık olarak akılların başa alınma vakti geldi. Dünya çok konuşup şikâyetten şükre geçemeyişimizin cezasını, ağızımıza maske takmayı zorunlu tutarak mı? Bize bu şekilde ödetiyor. Kul hakkı belkide önce kendimizi düzeltip sonra da Dünyanın böylelikle düzelmesine katkı sağlamakla başlıyor. Belki şu koca Dünya da küçücük karınca kadar enerji alanımız etkili olsa da ateşe suyumuzu taşıyalım ki en azından tarafımız belli olsun.